Multiplmiyelom 'da umut vaat eden yeni tedavilere ulaşmak için lütfen tıklayınız.














Yayınlar
Klinik Araştırmalar
Hasta
Bilgilendirme Toplantıları
Takip edin






MULTİPLE MİYELOM İLE GEÇEN 3.5 YIL…

Ben G. A.,

Babam A. A. bir devlet kurumunda emekliliğine 2 yıl kalmış üst düzey yönetici iken, 2012 yılında multiple myelom ile tanıştı…Babamla telefonla ara ara yaptığım görüşmelerde son günlerde işe gidiş gelişlerinde aşırı derece yorulduğunu, heralde artık yaşlanıyorum oğlum olur bu şekilde yorgunluklar diyerek geçiştirdiğini hiç unutmuyorum…Ta ki babam çalıştığı kuruma giderken her 500 metrede bir soluk soluğa kalırcasına yorgunluğun baş göstermesine kadar….Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesinde zorla hastaneye götürüp kan tahlili yaptırdığım babamın hemoglobin düzeyinin oldukça düşük çıkması sonucu dahiliye doktorunun kan ilacı yazarak yaşlılığa bağlı durum olabileceği düşüncesiyle tedaviye başlandı( kan hapı şeklinde)…Ama babamda gün geçtikçe idrarda yanma, ateş, baş ağrısı ve yorgunluk artıyordu…Başka bir doktorun akciğerle ilgili bir sıkıntısı olabileceği düşüncesiyle(KOAH rahatsızlığından dolayı) ilaçlı tomogrofi çekilmesi yönündeki işleminden sonra babamın böbrek fonksiyonlarında hızlı bir şekilde bozulmalar meydana geldi ve hastanedeki doktorumuz acilen Ankara da yataklı nefroloji bölümü olan bir hastaneye gitmemizi söyleyerek bizi yönlendirdi…Babamın ertesi gün kendi arabasını kullanarak geldiği Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma hastanesi iç hastalıklar servisine yatışına karar verildi…Sürekli tahliller tetkikler her gün alınan beş altı tüp kan, tomografiler v.s….ama gün geçtikçe babamın böbrek değerleri bozuluyor nedeni bir türlü bulunamıyordu…Hastaneye yatışımızdan yaklaşık 12 gün sonra Kronik Böbrek hastası tanısıyla taburculuğa sevk işlemimiz başlatıldı….Kabullenmesi zor bir durumdu... 15 gün önce böbrekleri çalışan babamın ne olduda şimdi böbrekleri çalışmıyordu ? Babamın yakından tanıyan ailesi olarak babamdaki bu güne kadar vuku bulan sağlık problemlerini o dönem Fatih Üniversitesi Hastanesinde çalışan Hemotolog Prof.Dr.A. K. ile paylaştım…12 gün boyunca babamın tüm tahlillerini kendisine götürdüm ve kan tablolarından yaptığı incelemede babamda ciddi kan hastalığı olabileceği düşüncesiyle kemin iliği biyopsisi yapılmasını önerdi…Babamın KBY hastası olarak netleşen taburculuk işlemeleri devam ederken iç hastalıkları bölüm sorumlusuna A. K. hocanın henüz babam taburcu olamadan birde kemik iliği biyopsisi yapılması ricasını ilettim…Biyopsi yapıldı ve labaratuvar sonuçları daha çıkmadan mikroskopta yapılan incelemelerde babamın multiple miyelom hastası olduğu tanısı koyuldu ve biz hastaneden taburcu olmadan hemotoloji bölümüne kaydırılıp acilen tedaviye başlanacağı söylendi…İnternetten yaptığım araştırmada myelomun bir kanser türü olduğunu öğrenenince yıkılmıştım…Babam ve refakatçisi annem doktordan aldığım haberi kendilerine iletmem için kendilerine ayrılan özel odada bekliyorlardı…Babam artık yeterki tanı koyulsun ve artık ne tür bir hastalığım varsa tedaviye başlansın diyordu…Kendimi toparlayarak babamın yanına gittim ve artık hastalığımız netleşti baba myelom diye bir hastalıkmış dedim…babam artık hastalığının netleştiğine sevinirken, hemotoloji bölüm başkanı Prof.Dr.İ. D.’in yaşama şansı %40 dediği cümleler aklımda geçtikçe benim içim içimi yiyordu…

İlk şoku atlatmış ve arayış içerisine girmiştim… Yaptığım araştırmalarda diğer kanser türlerine göre tedavi şansı olan bir hastalık olduğunu görünce biraz olsun içime su serpildi… Kabullenmek zorundaydık çünki kaderimiz böyleymiş… hepimiz topraktan geldik tekrar toprağa dönecektik sonuç itibariyle… Hemotoloji bölümde tedavimeze başlandı ve ilk kür vad tedavisinden sonra hastaneden taburcu olduk…tabi babam haftada 3 defa diyalize girmeye başlamıştı…tam olarak myelomun kanser olduğunu babama hiçbir zaman söylemedik…en çokta diyalize gitmek babamı zorluyor, biz ise yeterki myelom düzelsin diyalize razıyız diyorduk…devam eden 2.kür vad tedavisinden sonra babamın bir gün evde ateşi çıktı…acile gittik tekrar ateş düşünce eve geri döndük…bu arada tekrar eden ateş ve öksürükler neticesinde bu sefer aynı hastanenin göğüs hastalıkları bölüme yatışımız oldu…doktorların söylediğine göre 2.kür vad tedavisinden sonra babamın bağışıklığı zayıflamış ve akciğerleri zatürreye çevirmişti…babamın durumu giderek ağırlaşıyordu ve göğüs hastalıkları bölümüne yatışımızın 2.gününde babam yoğun bakıma kaldırıldı…10 gün lük yoğun bakım sürecinden sonra servise alındık…çok şükür bu süreçte atlatılmıştı…

Tavsiye üzerine kalan göğüs haslıkları tedavimize Ankara üniversitesi Tıp fakültesinde devam etmeye karar verdik… Ankara tıptaki devam eden göğüs hastalıkları tedavisi esnasında Prof.Dr.M. B. hocamla tanıştık…Myelom dahil diğer bağlı hastalıklarımızın dönüm noktası oldu bu tanışmamız…M. hocamdan Rabbim binlerce kere razı olsun…Babam geçen bu yaklaşık 2 aylık süreçte yoğun bakımın verdiği etkiyle 70 kilodan 42 kiloya düşmüştü…artık yürüyemiyor ve sedyede diyalize götürüp getiriyorduk…diğer hastanede kök kürce nakli olmaz denilmişti babam için…Ama M. hocam hematoloji bölümüne hemen yatışımızı yaparak ekibiyle beraber yoğun bir tedavi protokolü başladı…Bizim için yeni bir ümit ışığı doğmuştu…Ailece birbirimize kenetlendik…babama her zaman işinin başına döneceğini ve iyi olacağını söyledik…veldex tedavileri devam ediyor ve babam günden güne toparlamaya başlıyordu…evet artık iyileşiyorduk…aylar sonra ilk defa evimizdeydik…artık kök hücrenin toplanacağı gün ve kök hücre naklimiz için kit kliniğinden haber bekliyorduk…bu arada babamın sol kalça kemiğinde uzun süredir süregelen ağrılar dayanılmaz hale gelince ortopedi bölümüne muayene olduk ve Prof.Dr.Y. Y. hocam total kalça protezi ameliyatı yapılmasına karar verdi…kök hücre nakli öncesi bu durum canımızı sıksa da yılmadık…bu kadar rahatsızlık üzerine başarılı bir operasyonla kalça protezi ameliyatımızda başarılı sonuçlandı…ve nihayet nakil için gün geldi ve kök hücre naklimiz başarıyla yapıldı…bu süreçte annem, abim, ablam ve ben babamın hep yanında olduk…myelom dahil tüm hastalıkları kabullendik ama hiçbir zaman üzerimize alınmadık…M. hocam sayesinde hayatımızda yeni bir sayfa açtık… Kök hücre naklinden 2.5 yıl sonra hastalık 2015 yılı itibariyle tekrardan nüks etti…revlimid tedavisine başladık… Şu an periyodik kontrollerimiz devam ediyor…

Sonuç itibariyle psikolojik desteğin hastaya çok önemli olduğunu hatırlatmak isterim… Bu süreçte biz hasta yakınlarına çok ama çok iş düşüyor…Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamak lazım…2012 yılında yaşam şansı %40 denilen babam önce Rabbimin yardımıyla ve daha sonra M. hocamın ve ekibinin müthiş özverisi ve çabasıyla hayata döndü…Tüm hastalarımızın, hasta yakınlarımızın ve doktorlarımızın Allah yardımcısı olsun…