Multiplmiyelom 'da umut vaat eden yeni tedavilere ulaşmak için lütfen tıklayınız.














Yayınlar
Klinik Araştırmalar
Hasta
Bilgilendirme Toplantıları
Takip edin
Multipl Miyelom Hakkında
MİYELOM TEDAVİSİNE NASIL KARAR VERİLİR ?

Her miyelom tanısı tedaviyi gerektirmez. Bulgu vermesi aranılan bir özelliktir. Bulgu verdiğine karar verecek olan hematologlardır. Bazen plasmasitom tek bir tümör olarak ortaya çıktığında hastalığın yaygın olup olmadığını anlamak için tüm vücut kemiklerini araştırmak, bunun için de tüm vücut kemik MRİ ve/veya PET-CT yapılması gereklidir. Bu durumlarda kemik iliği incelemesi normal olsa bile hastalık bölgesine denk gelmeyen bir inceleme olmuş olabileceği unutulmamalıdır. Bu da görüntüleme tetkiklerine gereksinimi doğurur. Yine bu tip durumlarda kan ve idrarda monoclonal aimmünglobulin araştırması gereklidir. Eğer saptanırsa hastalığın tek odak hastalığı olmadığına işaret eder. Tedavi kararı için bu doğrultuda inceleme başlatılır. Eğer monoclonal antikoru gösterecek en hassas testlerden biri olan  immünfiksasyon testi negatif sonuç verirse  daha hassas test olan serbest kappa ve lambda testi istenir.

MGUS ve belirtisiz miyelom tanıları ekarte edildikten ve belirti veren miyelom tanısı konulduktan sonra tedaviye başlama kararı alınır Bu aşamada hastanın alabileceği tedavi yoğunluğuna uygunluğu değerlendirilir. Zira günümüzde 30 yıla yakın bir süredir kök hücre desteğinde yüksek doz ilaç tedavisi (OPKHN) miyelomda en iyi sonuçları vermektedir. Bu tedaviyi alabilecek hastalar genelde 65 yaştan genç ve kalp, böbrek , solunum organlarının bu uygulamayı kaldırabilecek durumda olması gerekir. Bir istisna olarak hastalığa bağlı böbrek hasarı olanlarda hastalığı daha iyi tedavi etmek için doz ayarlaması yapılarak  OPKHN şansı verilir. Bu aşamada yaş sınırlaması şart değildir. Bazı hastalar 70 yaş üzerinde de  OPKHN kaldırabilirken bazıları daha genç yaşta da uygun olmayabilir.

OPKHN kararı alındığında ülkemiz koşullarında sigorta tarafından ödeme koşulları çerçevesinde şu uygulama yapılır:

A. kemik iliğinde genetik testlerde 13.kromozom kaybı saptanıyorsa (ki bu durum yaklaşık % 40 görülen bir özelliktir) bu hastalara ilk ilaç tedavisi olarak Bortezomib veya Talidomid ile birlikte yüksek doz kortizon tedavisi başlanır. Bu uygulama ideal olarak 4- 6 kez verildikten sonra OPKHN gerçekleştirilir. Bu arada en az 3-4 tedavi uygulamasının ardından kök hücre toplanmalı ve saklamaya alınmalıdır. Ülkemizde hücre toplanmasından sonra OPKHN e kadar geçen süre en az 1 sıklıkla 2-4  ay olduğu için bu sürede 1-3 kez daha tedavi uygulanabilmektedir.

B.Eğer 13. Kromozom anomalisi saptanamazsa bu takdirde genel sağlık sigortası VAD tedavisini zorunlu kılmaktadır. Bu tedavi Siklofosfamid-Deksa tedavisine eş değer bir tedavidir. Eğer bir VAD veya benzeri tedavi ile hiç yanıt alınamaz veya en az 2 tedavi uygulamasına beklenen yanıt alınamazsa hastalar Bortezomib veya Talidomid tedavisine geçebilirler. OPKHN öncesi ne kadar iyi bir yanıt düzeyine ulaşılırsa toplanacak olan kök hücreler o kadar temiz olacak ve nakil sonrası yanıt düzeyi artarken  hastalıksız yaşam süresi  de o kadar  uzayacaktır. OPKHN kök hücre nakil merkezi olan hematoloji kliniklerinde uygulanır. OPKHN sonrası hastalık yanıtı değerlendirilerek gerekirse pekiştirme tedavisi uygulanır. Hedef tam yanıt olarak tanımlanan kan ve idrardaki immunfiksasyon testinin negatifleşmesi, tüm plasmasitomaların yok edilmesidir.  Pekiştirme tedavisinde Talidomid, Lenalidomid ve Bortezomib tek başına veya Deksametazonla birlikte kullanılır. Bu ilaçların yan etkileri oluşturmayacak şekilde uzun sureli kullanımı hastalığın kalıcı iyileşmesini ve hastalıksız süreyi uzatıcı etkileri bulunmaktadır.

Hastaların OPKHN için uygun olmaması durumunda en az bir yıl sürecek ilaç tedavileri gündeme gelir. Bu tedavi adayları Genel Sağlık Sigortası hükümlerince  Talidomid ve Bortezomib adlı ilaçları kullanabilirler. Bu ilaçlar, hastanın genel durumu ve eşlik eden hipertansiyon, şeker hastalığı ve kalp yetmezliği gibi durumların olup olmamasına gore miyelomun en eski ilacı olan Melfalan (Alkeran)-Prednisolon ile birlikte veya değişen Deksametazon(kortizon) dozlarında kullanılır. Bu tedaviler, başlangıçta haftada en az bir tetkik ve muayene kontrolünde dikkatle uygulanır. Gerekirse doz ayarlaması veya yan etkilere yönelik düzenlemeler yapılır. Hekim ve hemşirelerle yakın işbirliği  gereken bir süreçtir. Zamanla hastalık bulgularının iyileşmesi ile tedavi daha kolaylaşır. Bazen doza bağlı olarak biriken yan etkiler oluşursa ilaçların dozları azaltılır hatta kesilmesi gerekebilir. Bu hastalarda da hedef tam yanıttır. Ancak yaşlı hastalarda bazen tam yanıt elde edilmese bile hastalığın belirtileri yokedilerek hastalık sanki MGUS benzeri bir duruma geri döndürülebilir. Böyle durumlarda hastayı gereksiz yere  ilaç yan etkileri ile karşı karşıya bırakmamak gerekir. Bu kararlar hasta , ailesi ve hekimin birlikte değerlendireceği durumlardır.

Plasmasitomalar radyoterapiye (ışın tedavisi) çok hassas olduğu için zaman zaman bu yerel (lokal) tedavilerden yararlanılabilinir.

Destek tedavisi kapsamında enfeksiyonları engellemek için antibiyotik, virüslere karşı ilaçlar ile kemiklerin etkilenmesini engelleyecek bisfosfonat grubu  veya vb (Zolendronik asit, Clodronat veya Denosumab) ilaçlar kullanılır. Miyelom hastalığı damarlarda tıkanmaya yatkınlık oluşturan bir hastalıktır. İlaveten yüksek doz kortizon, Talidomid ve Lenalidomid de böyle yan etkilere yol açabileceği için kan sulandırıcı Aspirin veya Heparin, Coumadin gibi ilaçlar da tedavide önemli rol üstlenirler.

Multipl Miyelom Hakkındaki Tüm Sorular